9 Temmuz 2008 Çarşamba

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4 ve 4/A maddelerindeki haklar inşaidir.

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2008/1735
KARAR NO : 2008/7867


Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 19.9.2004 tarihinde O AŞ den satın aldığı O marka aracın depo seviye göstergesinde arıza olduğunu, 20 ye yakın servise gittiğini,arızanın giderilemediğini, son gidişinde depo yakıt ikmal kapağının değiştirilmesi gerektiğini, ancak garanti süresi bittiğinden ücretli değiştirileceğinin söylendiğini, garanti süresinin henüz dolmadığını ileri sürerek arızanın giderilmesini ve ayıplı hizmet nedeniyle harcadığı 500,00 YTL benzin parasının davalıdan tahsilini istemiş; ıslah dilekçesi ile de aracın değiştirilmesini veya bedelinin iadesini talep etmiştir.
Davalı O AŞ, gerekli servis hizmetinin verildiğini bildirerek davanın reddini savunmuş, davalı Gl Ms Lt Şt aracın garanti kapsamında tamir edileceğini bildirmiş, her iki davalı da ıslah ile istenen taleplere yönelik davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, yakıt deposu kapağının yenisi ile değiştirilmesine , tüm malzeme ve işçilik giderlerinin davalılardan alınmasına,eski kapağın satıcıya iadesine, diğer taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2–Davacı, depo yakıt ikmal kapağının değiştirilmesi ve ayıplı hizmetten kaynaklanan 500,00 YTL benzin giderinin ödenmesi talebi ile eldeki davayı açmış, bilahare aracın değiştirilmesi olmadığı taktirde bedelin iadesi istemi ile talebini ıslah etmiştir. 4822 sayılı kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4 ve 4/A maddelerinde ayıplı mal ve ayıplı hizmetle ilgili tüketicinin seçimlik hakları sayılmıştır. Bu haklar kullanımla biten inşai haklardan olup, davacının onarım olarak kullandığı seçimlik hakkını ıslah ile değiştirmesi mümkün değildir. Bu nedenle davacı tarafından yapılan ıslah hukuki sonuç doğurmaz. Mahkemece, davacının onarım hakkı olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş olmasına rağmen, onarım hakkı ile ilgili dava gözetilerek avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken, geçerli bir ıslah talebi varmış gibi araç bedeli gözetilerek davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK 438/7. maddesi uyarınca kararın aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 3 nolu bendinin hükümden çıkarılarak yerine (- 200,00 YTL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine-) kısmının yazılmasına, mahkeme kararının bu şekilde düzeltilmesine ve hükmün düzeltilmiş iş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 5.6.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2007/12481
KARAR NO : 2008/2423

Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne fazla talebin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalılardan Pe Otomotiv A.Ş.nin ithalatçısı olduğu aracı, diğer davalıdan 24.9.2004 tarihinde satın aldığını, araçta 1.8.2005 tarihinden başlamak üzere değişik tarihlerde aynı ve farklı arızaların meydana geldiğini, aracın toplam 9 parçasının garanti kapsamında değiştirildiğini ileri sürerek, ayıplı aracın iadesi ile ödemiş olduğu fatura bedeli ve hurda araç bedeli toplamı olan 25.835.800.000 TL ile, ödemek zorunda kaldığı tüm vergi, kasko, vs giderlerinin ödeme tarihi olan 24.9.2004 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davanın kabulüne, ayıplı aracın davalılara iadesine, fatura bedeli olan 25.835,00 YTL’nin iade tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Davacı, dava dilekçesinde alacağına avans faizi uygulanmasını talep etmiştir. Davalı tacir olup, işin de ticari nitelikte bulunması nedeniyle 4489 sayılı Yasa ile değişik 3095 sayılı Yasanın 2/2. maddesi gereğince ticari işlerde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi oranında faiz talep edilebileceğinden, mahkemece hükmedilen alacağa avans faizi uygulanması gerekirken, yasal faiz uygulanmış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle mahkeme kararının “Hüküm” başlıklı bölümünün 2.satırında bulunan (...yasal faizi ile) sözlerinin karardan çıkarılarak yerine (...4489 sayılı Yasa ile değişik 3095 sayılı Yasanın 2/2. maddesi gereğince, değişen oranlarda avans faizi ile) cümlesinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 25.2.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

TC
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2007/13147
KARAR NO : 2008/2651

Taraflar arasındaki ayıplı malın değiştirilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, 13.6.2002 tarihinde davalılardan satın aldığı 2002 model W marka aracın tavanından yıkama esnasında içeriye su girdiğini tespit ettiğini, yetkili servise başvurduğunu, servisin tamir önerisine onay vermediğini, ayıplı olan aracın yenisi ile değiştirilmesini,birleşen davasında da aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, mümkün olmazsa aracın değer kaybı, bedel indirimi olarak şimdilik 10.000 YTL nin satın alma tarihinden faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, araçta gizli ve ayıplı imalat olmadığını, Tüketici Kanununa göre yasal süre içinde başvurmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.

Mahkemece bilirkişi raporuna istinaden araçta gizli ve ayıplı imalat olduğunun kabulü ile aracın davalılara iadesi koşulu ile aracın misli ile değiştirilmesine,aynen teslim mümkün olmazsa ,fatura bedeli olan 30.090 YTL nin dava tarihinden faizi ile tahsiline karar verilmiş,hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, valının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-4077 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun/4. maddesi hükmü uyarınca tüketici, satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan verdiği bedelin iadesini veya ayıp nispetinde bedelin tenzilini veya ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını veya aracın yenisi ile değiştirilmesi haklarından birisini tercih edip isteme hakkına sahiptir. Davacıda açtığı dava ile aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini talep etmiştir.Bu haklar seçimlik olup birisinin kullanılması ile tükenir ve değiştirilemez.Davacı aracın misli ile değiştirilmesini istediğine göre mahkemece değiştirme talebi yerinde görülerek aracın değiştirilmesine karar verildiği halde, İİK 24.maddesinde icrada infaz sırasında misli bulunamadığı takdirde bedelinin icraca belirlenip tahsili yolu ile kararın infazı mümkün iken, davacıya 2. bir seçimlik hakkının kullanmasını sağlayacak şekilde HUMK nun 74 .maddesine aykırı olarak, talep aşılmak suretiyle araç bulunamadığı takdirde 30.090 YTL. araç bedelinin tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK.nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1.bent gereğince davacının tüm ,davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bent gereğince temyiz olunan kararın hüküm başlıklı bölümünün 2.fıkrasının tamamen hükümden çıkarılmasına hükmün düzeltilmiş ve değiştirilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalılara iadesine, 27.2.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

7 Temmuz 2008 Pazartesi

T.C.

YARGITAY

12. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2006/5102

KARAR NO : 2006/7649

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlu hakkındaki kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibide, örnek 163 ödeme emri borçlu şirkete tebligat kanununun 21. maddesine göre 28.1.2005 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu vekilinin icra mahkemesine 14.2.2005 tarihinde başvurarak ödeme emri tebligatının muhtara bırakıldığının tebligat kanunun 20. mnaddesi gereğince muhtara bırakılan tebligatın 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılır iddiası ile bu duruma göre süresinde takip konusu borca itiraz ettiklerini takipten önce 4.100. YTL ödeme yaptıklarını takip konusu yapılan çeklerin alacaklı tarafca iade edilmesi gerekirken iade edilmediğini tüm bu nedenlerle takibin iptaline karar verilmesini istemiş bulunmaktadır. Mahkemece işin esasına girilerek takipten önceki vaki ödemeler nedeniyle İİK'nun 169/a maddesi uyarınca takibin durdurulmasına ve alacaklının takip konusu olan asıl alacağının %20 oranında inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verildiği görülmektedir. Borçlu vekilinin anılan başvurusu İİK'nun 168/5 maddesi uyarınca yasal beş günlük sürede bulunmamaktadır.

7201 sayılı Tebligat Kanununun 4829 sayılı kanunla değişik 209 maddesi aynen "13,14, 16, 17, 18. maddelerde yazılı şahıslar kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirterek; keyfiyet ve beyanda bulunan adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru, tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdur. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse beyanını imzadan imtina ederse tebliğ eder bu beyanı şerh ve imza eder bu durumda ve tebliğ evrakını kabulden çekinme halinde tebligat 21. maddeye göre yapılır.Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 19,14,16,17. ve 18. maddelerde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılmışsa bu tarihten itibaren 15 gün sonra yapılır hükmünü içermektedir.

Somut olayda, anılan madde ve kapsamında bir tebligat işlemi yapılmadığı ödeme emri tebligatının doğrudan tebligat kanunun 21. md. göre yapıldığı anlaşılmaktadır. Borçlunun da ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi yönünde her hangi bir istemi de bulunmadığına göre mahkemece itirazın süre aşımı nedeniyle reddi yerine yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 11.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

12. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2008/11950
KARAR NO : 2008/12979


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
HGK.nun 9.4.2008 tarih ve 2008/12-310 E. sayılı kararı gereğince Dairemizin yeniden oluşan süreklilik kazanan içtihadı nedeniyle doğrudan gelir desteğinin, her türlü ürün ve mazot destekleme pirim alacaklarının haczi mümkündür. Mahkemece şikayetin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 19.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

6 Temmuz 2008 Pazar

T.C.

YARGITAY

14. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2008/767

KARAR NO : 2008/931


Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.02.2007 gününde verilen dilekçe ile tapulu taşınmaza müdahalenin önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.06.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Yunis Demir tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi istemi ile açılmıştır.

Davalı, çekişme konusu bölümün öteden beri geçit yeri olarak kullandığını, geçit hakkı tesisi için dava açtığını, lehine ihtiyati tedbir kararı verildiğini, açılan davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, 20.2.2007 tarihli krokide A ve B harfli yerlere davalının elatmasının önlenmesine karar verilmiştir.

Hükmü davalı temyiz etmiştir.

1-Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2-Gerçekten, Türk Medeni Kanununun 683.maddesi hükmünce bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir. Görülüyor ki, malikin açacağı elatmanın önlenmesi davasının başarı ile sonuçlanabilmesi için hasım tarafın elatmasının haksız olması gerekir.

Somut olayda, davalının aynı yer mahkemesinin 2004/585 esasında Türk Medeni Kanununun 747.maddesine dayanarak geçit hakkı istemi ile davalı aleyhine dava açtığı, bu davanın yargılaması sırasında mahkemece 24.04.2007 tarihinde tedbir kararı ile yararına geçit hakkı tanındığı anlaşılmaktadır.

Mahkemenin tedbir yoluyla davalıya geçit sağladığı yer 20.02.2007 tarihli krokide A harfi ile gösterilen bölümdür. Dolayısı ile davalının bu bölüme yasaya aykırı bir şekilde elattığı düşünülemez. Saptanan bu olgu nedeniyle mahkemece krokide A harfi ile gösterilen taşınmaz kısmına ilişkin istemin reddi yerine bu bölüm isteminde kabulü doğru olmamış, kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1.bendde açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, hükmün 2.bent uyarınca BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 04.02.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

12. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2007/11376

KARAR NO : 2007/13735

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

Takip dayanağı banka dekontları, alacaklının, borçlu şirketin kredisi sözleşmesinin kefili olarak muhtelif tarihlerdeki ödemelerine ilişkindir. Takibin alacaklının kefil olarak ödemek zorunda olduğu bu ödemeleri borçlu şirketten geri alma amacı ile yapıldığı ve banka dekontlarının İİK.nun 68/1 maddesinde yazılı borç ikrarını havi belge olmadığı görülmektedir.

Borçda, borçlu şirket tarafından kabul edilmediğine göre, alacağın tahsilinin gerekip gerekmediği kefilin ne miktar için asile rücu edebileceği yargılama yapılmasını zorunlu hale getirmektedir. Alacaklının itirazın kaldırılması isteminin reddi yerine mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 03/07/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.