2 Ekim 2007 Salı

Tebligat Yasası'nında Değişiklik Önerisi

E-devlet uygulamaları kapsamında ülkemizde de ulusal adres veritabanı ile ilgili olarak, 5490 Sayılı Nüfus Yasası’nda «Ulusal Adres Veritabanı» oluşturulması ve veritabanının sürekli olarak güncelliğinin sağlanması için gerekli düzenlemeler yapılmıştır.
Bu bağlamda anılan yasanın 50. maddesinde yurttaşlara adres bildirim yükümlülüğü getirilmiş ve bu yükümlülüğe aykırılık da yine aynı yasanın 68. maddesinde cezai yaptırıma bağlanarak «Ulusal Adres Veritabanı»nın güncelliği sağlanmaya çalışılmıştır.
Her ne kadar, ilgililere yüklenen bildirim yükümlülüğün zamanında ve doğru olarak yerine getirilmesini sağlamak için 5490 Sayılı Yasa'nın 68. maddesi ile idari para cezası öngörülmekte ise de; bu yaptırım tek başına istenen sonuçları sağlamada yeterli olmayacaktır. Zira ülkemiz şartlarında idari para cezalarının uygulanmasında bir sorun olmamakla birlikte, tahsilinde güçlükler yaşanmakta, hatta kimi zaman -trafik para cezalarında olduğu gibi- ödenek yokluluğu nedeniyle ceza bildirim tebligatları dahi yapılamadığından tahsili imkansız hallere gelebilmektedir. Bu da yükümlülüğün resmi olarak yaptırımlı; fiili olarak da yaptırımsız kalmasına neden olmaktadır.
5490 sayılı yasa ile yeni bir sistem hukuk dünyamıza kazandırılmıştır. «Ulusal Adres Veritabanı» gibi tamamen yeni bir sistemin mevcut hukuk düzeni ile uyumunun sağlanması, sadece nüfus mevzuatında yapılacak değişikliklerle mümkün değildir.
Bu bağlamda; 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesinin 4. fıkrası, “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.” hükmünü haizdir. Belirtilen bu yasa hükmünün lafzi yorumundan «Ulusal Adres Veritabanı»nda bulunan adreslere de maddenin öngördüğü şekilde geçerli bir tebligat yapılabileceği anlamı çıkmakta ise de; Yargıtay içtihatları ile «kamu kurum ve kuruluşları»ndaki adreslere Teb K. nun 35. maddesine göre yapılacak tebligatın ancak o kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili davalarda uygulanabileceğini içtihat etmektedir. Zira bir yurttaşın bulunduğu yerdeki bir belediyeye verdiği bir dilekçede bildirdiği adrese göre, yıllar sonra özel bir şahsa olan kira borcundan ötürü bu madde uyarınca geçerli bir adli tebligat (örneğin ilamsız takibe ait bir ödeme emri veya dava dilekçesi) yapılmasını, yerinde olarak, maddenin düzenleniş amacına uygun olmadığını belirtmektedir. Anılan maddede « Ulusal Adres Veritabanı»nda bulunan adresten açıkça söz edilmediği için veritabanında bulunan bir adrese bu madde uyarınca tebligat yapma olanağı da yasal olarak bulunmamaktadır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesinin 4. fıkrasına sözleşmelerde belirtilen adresler kelimelerinden sonra gelmek üzere «ve Ulusal Adres Veritabanı’nda bulunan adresler» kelimeleri eklenmek suretiyle fıkranın; “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ve Ulusal Adres Veritabanı’nda bulunan adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.” Şeklinde yeniden düzenlenmesi «Ulusal Adres Veritabanı»ın güncelliğinin sağlanması bakımından yerinde bir düzenleme olacaktır.