18 Kasım 2011 Cuma

T.C
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu


Esas No : 2009/6-230
Karar No :2010/32


Sanık E P’in, hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCY’nın 142/1-b ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 53. maddenin 1. fıkrasında sayılan hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına, verilen hapis cezasının 5237 sayılı TCY’nın 51/1. maddesi uyarınca ertelenmesine, sanığın ertelenen hapis cezası göz önüne alınarak 51. maddenin 3. fıkrası uyarınca takdiren 1 yıl denetim süresine tabi tutulmasına, 51. maddenin 6. fıkrası gereğince sanığa yükümlülük yüklenmemesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin, Gelibolu Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.02.2008 gün ve 153-46 sayılı hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 6. Ceza Dairesince 30.09.2009 gün ve 16948-12633 sayı ile;
“…Sanık E P hakkında kurulan hükmün incelenmesinde;
5237 sayılı TCY’nın 51/3. maddesi uyarınca belirlenen denetim süresinin, aynı fıkranın son cümlesi uyarınca, hükmolunan ceza süresinden az olamayacağı gözetilmeden bir yıl olarak belirlenmesi karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış;
Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın, TCY’nın 53. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları kullanmaktan yoksun kılınmasına, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, söz konusu yasaklamanın koşullu salıverilen sanık hakkında uygulanmamasına karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde uygulama yapılması;
Bozmayı gerektirmiş, sanık E P savunmanının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle bozulmasına, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından TCY’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkarılarak yerine, ‘sanığın, TCY’nın 53. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları kullanmaktan yoksun kılınmasına, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, söz konusu yasaklamanın koşullu salıverilen sanık hakkında uygulanmamasına’ cümlesi yazılmak suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün düzeltilerek onanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 05.11.2009 gün ve 139372 sayı ile; “…Hapis cezasının ertelenmesi halinde, öngörülen denetim süresinin aleyhe bozma yasağına ve kazanılmış hakka konu edilemeyeceğinden bahisle, 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedilmesine rağmen, denetim süresinin 1 yıl olarak belirlenmesinin yasaya aykırı olduğu …” gerekçesiyle itiraz yasa yoluna başvurularak Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda Ceza Genel Kurulu’nca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kapsamına göre; hükümlü E P hakkındaki hükme hasren yapılan incelemede:
Hükümlü E P’in, 20.01.2002 tarihinde iki arkadaşı ile önceden yaptıkları anlaşma ve irade birliği içerisinde, etrafı tel örgü ile çevrili olan Hulki Ertan’a ait yazlığın kapalı garajından, tel örgüyü kesmek suretiyle içeri girerek sürat teknesine bağlı sürat motorunu çaldığı kabul edilerek hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCY’nın 142/1-b ve 62. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ve bu cezanın ertelenmesine karar verilen olayda; Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık; hürriyeti bağlayıcı cezanın 5237 sayılı TCY’nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesi halinde, 51. maddenin 3. fıkrası gereğince belirlenen denetim süresinin kazanılmış hakka konu oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir.
5271 sayılı CYY’nın yürürlüğe giren ancak 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca henüz uygulama olanağı bulunmayan 307/4. maddesinde yer alan “aleyhe değiştirememe yasağı” 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 326. maddesinin son fıkrasında; “Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz” biçiminde düzenlenmiş olup, ceza usul hukukumuzda bunun dışında aleyhe bozma yasağını düzenleyen başka bir hüküm bulunmamaktadır.
Buradan çıkan sonuç, ceza hukukunda genel anlamda bir “kazanılmış hak” kavramından bahsedilemeyeceği fakat 1412 sayılı CYUY’nın 326. maddenin son fıkrası uyarınca sınırlı biçimde uygulanabilecek bir “cezayı aleyhe değiştirememe ilkesi” “Reformatio in pejus” veya “aleyhte düzeltme yasağı”nın sözkonusu olabileceğidir.
Buna göre, aleyhe değiştirememe yasağı münhasıran “cezalar” ile ilgili bir kavram olup; cezalar da 5237 sayılı TCY’nın 45. maddesinde; hapis ve adli para cezaları olarak sayıldığından, cezalar arasında sayılmayan güvenlik tedbirlerinin ve diğer müesseselerin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği Ceza Genel Kurulunca duraksamasız olarak kabul edilegelmiştir.
Bu bağlamda; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun,
10.03.2009 gün ve 241-57 sayılı kararında; 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesine ilişkin olarak belirlenen “denetim süresi” cezaya ilişkin olmadığından burada kazanılmış hakkın söz konusu olmayacağı,
19.09.2006 gün ve 199-188 sayılı kararında; bir güvenlik tedbiri olan “zoralımla” ilgili olarak, “ceza” ile sınırlı tutulan aleyhe değiştirmeme yasağının uygulanamayacağı,
12.12.2006 gün ve 301-296 sayılı kararında; 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin güvenlik tedbirleri arasında sayılması nedeniyle, bu konudaki hataların kazanılmış hakka konu teşkil etmeyeceği,
17.04.2007 gün ve 71-98 sayılı kararında ise; “5237 sayılı TCY’nın 58. maddesinde düzenlenmiş bulunan TEKERRÜR, güvenlik tedbirlerine ilişkin bölümde yer almakta ise de, anılan düzenleme maddi ceza hukukuna ilişkindir. Hükümlülüğün yasal sonucu olmaması nedeniyle 5275 sayılı Yasanın 98. ve devamı maddeleri uyarınca infaz aşamasında bu konuda karar alınması mümkün değildir. Hangi mahkumiyetin tekerrüre esas alındığı, tekerrür koşullarının bulunup bulunmadığı ve hükümlü hakkında kaçıncı kez tekerrür hükümlerinin uygulandığının hükümde gösterilmesi gerekir” gerekçesiyle, hükümde 58. maddenin 6. ve 7. fıkralarının uygulanmasına karar verilmemiş olmasının “aleyhe değiştirmeme yasağına” konu oluşturacağı,
Yönünde kararlar verilmiştir.
765 sayılı TCY’nda “bir koşullu af” olarak düzenlenmiş bulunan, “hapis cezasının ertelenmesi” müessesesi, 5237 sayılı TCY’nın 51. maddesinde ise, “hapis cezasının sakıncalarını gidermeye yönelik kurumlar arasında” ve “bir ceza infaz kurumu” olarak öngörülmüştür. Buna göre, cezası ertelenen kişi, belirlenen denetim süresini yükümlülüklere uygun ve iyi halli olarak geçirdiği takdirde cezası infaz edilmiş sayılacaktır.
Dolayısıyla 5237 sayılı TCY’ndaki düzenlemeye göre, erteleme bir güvenlik tedbiri olmadığı gibi ceza da değildir. Bununla birlikte, infaz hukukundan daha çok maddi hukuka ait bir müessese olduğu görülmektedir. Nitekim, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98 ve devamı maddeleri uyarınca erteleme ile ilgili olarak infaz aşamasında karar alınması mümkün değildir. Bu nedenlerle aynen tekerrürde olduğu gibi, hükümde yer alan ve “hapis cezasının ertelenmesine” ilişkin olan kısmın da aleyhe değiştirmeme yasağına konu teşkil edeceğinin kabul edilmesi gerekir.
Buna karşılık, ertelemenin doğal sonucu olmasından ötürü zorunlu olarak hükmedilmesi gereken “denetim süresi”ne ilişkin hataların infaz aşamasında ve 5275 sayılı Yasa hükümleri uyarınca düzeltilmesi mümkün olduğundan, bu husus “aleyhe değiştirmeme yasağına” konu oluşturmaz.
5237 sayılı TCY’nın 51. maddesinin 3. fıkrası, “Cezası ertelenen hükümlü hakkında, 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı mahkum olunan ceza süresinden az olamaz” şeklinde olup; somut olayda, mahkum olunan ceza süresinin 1 yıl 8 ay olmasına karşılık, denetim süresinin 1 yıl olarak belirlenmesi yasaya açıkça aykırılık oluşturduğu gibi, bu husus aleyhe değiştirmeme yasağı kapsamında da değerlendirilemez.
Ayrıca; sanığın, 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları kullanmaktan yoksun kılınmasına, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, söz konusu yasaklamanın koşullu salıverilen sanık hakkında uygulanmamasına karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde uygulama yapılması duraksamasız Yargıtay kararları ile belirlenen ilkelere uygun değildir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin hükümlü E P ile ilgili olan düzelterek onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün 5237 sayılı TCY’nın 51/3 ve 53/2. madde ve fıkraları ile uygulamanın hukuka aykırı olması isabetsizliğinden bozulmasına ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan 3 Genel Kurul Üyesi ise; denetim süresinin eksik belirlenmiş olmasının aleyhe değiştirememe yasağına konu teşkil edeceği görüşüyle, itirazın reddi yönünde karşıoy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle ;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin hükümlü E P hakkındaki 30.09.2009 gün ve 16948-12633 sayılı düzelterek onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Gelibolu Asliye Ceza Mahkemesinin 14.02.2008 gün ve 153-46 sayılı hükmünün; hükümlü E P hakkındaki hapis cezasının ertelenmesine karar verilirken 5237 sayılı TCY’nın 51/3. maddesi uyarınca deneme süresinin “1 yıl 8 ay” yerine “1 yıl” olarak belirlenmesi ve 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları kullanmaktan yoksun kılınmasına, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, söz konusu yasaklamanın koşullu salıverilen sanık hakkında uygulanmamasına karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde uygulama yapılması isabetsizliklerinden BOZULMASINA,
Ancak bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 1412 sayılı CYUY’nın, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesindeki yetkiye istinaden;
a) Hükümlü E P hakkında 5237 sayılı TCY’nın 51/3. maddesi uyarınca “1 yıl” olarak belirlenen denetim süresinin hükümden çıkartılarak bu süre 51. maddenin 3. fıkrasının son cümlesi uyarınca hükmedilen cezadan az olamayacağından, hükümlü hakkındaki denetim süresinin “1 yıl 8 ay” olarak belirlenmesine,
b) 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün hükümden çıkartılması ile; “sanığın, TCY’nın 53. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları kullanmaktan yoksun kılınmasına, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, söz konusu yasaklamanın koşullu salıverilen sanık hakkında uygulanmamasına” cümlesinin eklenmesine,
Karar verilmek suretiyle, Gelibolu Asliye Ceza Mahkemesinin hükümlü E P hakkındaki 14.02.2008 gün ve 153-46 sayılı hükmünün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.02.2010 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.